İkram Edilen Galibiyet

 Kayserispor yönetimi, teknik kadrosu ve oyuncuları en çok kendilerine
kızmıştı, dünkü maçta. Hakemde art niyet aramasına falan girişmesinler. Bu
kadar kötü oynayan, bireysel hataların zincirleme olarak geldiği maçta
Galatasaray'ı yenememeleri, kendileri için hüsran oldu. Eğer Kayserispor,
kendilerini rakibe faul odaklı oyun anlayışı yerine, kanatlardan adam
kaçırma oyun anlayışını benimsese, galibiyeti çok rahat elde edebilirdi.
Çünkü Nagatomo ve Mariano gibi yaşlı bekler, sürekli ileriye çıktıkları
için defansın arkasına çok rahat adam kaçırıyorlar.
      Galatasaray'da oyuncular ne kadar formsuzsa, Fatih Terim de bir o
kadar formsuz. Terim'in bu sene yaptığı kadro mühendisliği maalesef soslar
veriyor. Ligin 3. Haftası olmasına rağmen, halen istediği forvetle
başlayamaması da başlı başına bir problem. Hazırlık kampını kaçıran, ligi
de 3 hafta kaçıran bir forvet var. Daha doğrusu alınamayan bir forvet var.
Geçen yılın devre arasında alınan Diagne ile frekansların uyuşmayışı ve
verilen yüksek meblağlı bonservis ücreti de Galatasaray'ı yıpratan diğer
etkenlerden biri. Çünkü maaş ile verilen bonservis ücreti, takımı mali
anlamda etkilediği gibi sportif anlamda da etkiledi. 3 hafta geçmesine
rağmen gol atamayışı, yanlış ata oynandığının bariz göstergesidir. Ayrıca
elden çıkarmak istediğin halde, konuşulan rakamlar da komik kalmakta. 8 ya
da 9 Milyon Euro'ya satmak da ne kadar mantıklı olabilir?
      Diğer bir konu ise yabancı oyuncu sınırlaması. Galatasaray ilk 2
haftada puan kaybettiğinde, yorumcular, başkanlar da dahil kimse bu konu
hakkında konuşmadı. Ne zaman ki Galatasaray galibiyet alsa ya da takım
yolunda gitse hemen ortaya yabancı oyuncuların fazlalığından bahsediyorlar.
Kardeşim istersen 28 tane Türk oyuncu da kullanabilirsin. 14 yabancı oyuncu
sana sunulmuş bir hak. İster kullan ister kullanma. Almak zorunda değilsin
ki.. Fatih Terim'in Milli Takımlarda görevliyken, getirilen bu sistemin
meyvesini takımlar yemektedirler. Cengiz, Yusuf, Cenk gibi oyunculardan
yüksek bonservis ücretleri kazandı takımlarımız. Yabancı oyuncu
kısıtlandığı taktirde takımlar, zaten kalite seviyesi Avrupa liglerinin
epey gerisi de olan ligimiz, daha da geriye gider...
     Maçı konuştuğumuz halde konunun farklı yerlere gitmesi, dünkü maçın
kaliteden, mücadeleden uzak olmasına bağlıyorum. Çünkü maçla ilgili olumlu
konuşacağımız bir konu yok. Kayserispor'un sert faullü oyunu,
Galatasaray'ın da koşmadan uzak, yürüyerek kaleye gitme anlayışı bizi
futbol konuşmaya yönlendirmiyor. Galatasaray takımının aksayan çok problemi
var. Beklerden, stoperlerden başlayan sorunlar forvete kadar varıyor. Mali
şartlar el verirse, bu takıma iyi bir sol bek, iyi bir forvet, iyi bir orta
saha oyuncusu şart. Ev sahibi takıma değinecek olursak, düşme ihtimali olan
4 takımdan biri olarak görüyorum. Gazişehir, Kayserispor, Göztepe ve
Antalyaspor bu ligin zayıf takımlarından. Geçen sene birkaç puan üstte
bitiren Kayserispor bu sene dereyi geçemeyebilir.
      Süper Lig'in kalitesinin olmayışının en bariz donelerinden biri de
isim sponsorluğu bulamaması. Kalite ve zevkten uzak bir lig olursa,
şirketleri de futboldan uzaklaştırırsın. En basitinden ligin en büyük
sorunlarından biri de sakatlanma numarası yapan sahtekar futbolcular.
Sakatlanması numarası yaparak, akan futbolu durduruyorlar. Oyun durduktan
iki saniye sonra hemen ayağa kalkıp, diriliyorlar. Hakem yatan futbolcuya
sarı kart göstermesi gerekirken, bu sorunu görmezlikten geliyor. Erman
hocanın dediği gibi ne şiş yansın ne de kebap yansın kardeş.

Muhammet Tazegül

Twitter: @MuhammetTazegl4

banner48